Alkol kullanımı ile ilk tanışma genelde ergenlik dönemi de denilen 12-17 yaş arasında olmaktadır. Ancak aktif alkol kullanımının en yüksek olduğu yaş grubu 20-35 yaş grubudur. Emeklilik sonrası 45-55 yaş döneminde de alkol kullanımında ciddi bir atış olabilmektedir. Alkol bağımlılığı tüm dünyada erkelerde daha çok görülen bir hastalık olmakla birlikte günümüzde kadınlarda da rastlanan bir hastalık olmaya başlamıştır. Birçok farklı neden alkol bağımlığına yol açabilmektedir.Bunlar arasında bazı kişilik özellikleri ve kalıtımsal yatkınlık bulunmaktadır. Birinci derecede akrabalarında alkol bağımlılığı olan bireyler, diğerlerine göre 3-4 kat daha fazla risk taşımaktadırlar.
Alkolün en sık tüketilme biçimi ‘sosyal içicilik’ olarak adlandırılan kullanımdır. Sosyal içicilik, kişinin alkolü sınırlı miktarda ve aralıklı olarak aldığı, alkol kullanımıyla ilgili sosyal veya fiziki bir sağlık bir sorunu yaşamadığı anlamına gelir. Sosyal içicilik kişinin kullandığı alkol miktarını arttırmadığı (örneğin her gün ve daha fazla miktarda tüketim) sürece ciddi bir sağlık sorunu yaratmaz. İkinci en sık görülen tüketim ‘ zararlı kullanım’ denilen türdür. Bu kişiler, örneğin, alkol tüketimi nedeniyle ertesi gün işe geç kalır veya gidemez, işlerini ve sorumluluklarını yerine getirememeye başlar, tehlikeli olduğunu bile bile yineleyici şekilde alkollü araba kullanır, sarhoşluk nedeniyle başı derde girer, ayıkken yapmayacağı davranışlarda bulunur, aile ilişkilerinde ve arkadaş grubunda sorunlar yaşarlar. Zararlı kullanım, alkol bağımlılığının gelişebileceği ve artık alkolün kişinin sağlığı üzerinde kötü tesirleri olmaya başlayabileceğinin sinyalidir.Alkolizmin bir önceki basamağı denilebilir.
Eğer kişinin kullandığı alkol miktarı giderek kendisine yetmez ve aynı etkiyi sağlayamaz hale gelirse buna tıpta ‘tolerans’ adı verilir ve alkol bağımlılığının en önemli ölçütlerinden birisidir. Kişi kullandığı alkol miktarını giderek arttırır ancak bu yeterli etkiyi sağlamadığı için her gün daha fazla alkol alınılır ama maalesef bu kısırdöngüden çıkmak artık pek kolay değildir. Alkol alma saatleri akşamdan daha erkene çekilir, öğlen içmeye başlanılır, kişi hayatını alkol almak üzerine planlamaya başlar, işine gitmez, ekonomik kayıplar, aile içi ilişkilerde tamir edilemeyecek derecede sorunlar, kırgınlıklar ve uzaklaşmalar yaşanmaya başlanılır. Ancak hasta kişi alkolden uzaklaşmamak için alkolle sorunu olduğunu kabul etmek istemez,ona göre istediği zaman alkolü bırakabilecektir. Alkol alınmadığı saatlerde –özellikle sabahları kalkınca- terleme, titreme, yoğun sıkıntı hali, ishal, hayal görmeler gibi bulguların bulunduğu ‘alkol yoksunluğu’ sendromu yaşanmaya başlanılabilir. Alkol bağımlısı birey giderek daha da yalnızlaşır, sosyal ilişkileri ve ekonomik durumu da bozulur. Bu durum tam bir çöküşe doğru da gidebilir, alkol bağımlılarında %10-15 civarında intihar görülür.
Alkol bağımlılığının sosyal ve psikolojik etkilerinin yanı sıra fiziki hasarları da vardır. Uzun süreli ve yoğun tüketim, karaciğer yağlanması ve sirozu, B vitamini eksikliği ve buna bağlı kansızlık(makrositer anemi), kolesterol yüksekliği, gastrit, pankreatit, artmış hipertansiyon ve beyin kanaması riski getirir. Görüldüğü gibi alkolizm, masum şekilde ilerleyen, kişinin fark etmeden iradesini ve tüm hayatını ele geçiren ağır bir sağlık sorunudur.
Tedavi için ilk şart kişinin bu sorunuyla yüzleşmeye hazır olması ve tedaviye istekli ve ayık şekilde gelmesidir çünkü aile zoruyla doktora getirilen alkol bağımlılarında başarı oranı düşüktür. Yatarak tedavi ilk aşamada gerekli olmasa da ileri derecede sağlık sorunları ve irade güçlüğü yaşayan ancak alkolden kurtulmak isteyen hastalar için iyi bir alternatif olabilir ancak maalesef ülkemizin bu alanda giderek artan ihtiyacını karşılamaya yetecek sayıda alkol tedavi merkezi bulunmamaktadır. Tedavide bireysel veya grup psikoterapisi, çeşitli ilaçlar ve eksik olan vitaminlerin takviye edilmesi, hastayla birlikte yeni bir yaşam tarzı geliştirilmeye çalışılması gibi yaklaşımlar kullanılır. Ayrıca alkol bağımlılığından kurtulmuş kişilerin birbirlerine destek olabileceği mantığıyla kurulmuş olan Adsız Alkolikler Derneği de hastaların faydalanabileceği bir oluşumdur. Alkolizm kötü bir yaşam tarzı değil bir hastalıktır ve ancak kişinin de aktif olarak katıldığı ve iyileşmeyi gönülden arzu edip çabaladığı bir anlayış ve psikiyatristiyle işbirliği içinde tedavi edilebilir.