Halk arasında yaygın olarak panik atak olarak bilinmekle birlikte bu sendromun asıl adı panik bozukluktur. Panik atak ya da panik nöbet olarak tanımlanan durum ise, bu bozukluğun temel parçalarından birini oluşturan, ani, beklenmedik biçimde gelen beden belirtilerinin eşlik ettiği şiddetli kaygı ve korku ataklarıdır. Ama Panik bozukluk sadece bu panik nöbetlerden oluşmaz. Beklenti endişesi ve kaçınma dediğimiz fobi benzeri durumlar da hastalığın temel öğeleridir.
Panik bozukluk hemen her zaman bir panik nöbet geçirilmesi ile başlar. Bu ilk panik nöbetler herhangi bir zamanda, beklenmedik biçimde ve neredeyse hiç ön belirti vermeden aniden gelirler. Bir çok hasta bu ilk nöbette acil olarak bir hastaneye ya da bir kliniğe gitme ihtiyacı duyar. Çok az kişi bu şiddetli nöbetleri yardım aramadan ya da almadan atlatabilir.
Ancak panik nöbet geçiren herkes panik bozukluğa yakalanmaz. Şiddetli bir nöbet yaşayan ya da bu nöbetleri arka arkaya sık yaşayan bireyler, içinde bulundukları diğer stres durumlarının da katkısıyla panik bozukluğa sürüklenirler.
Panik bozukluğa sürükleniş sürecini destekleyen ikinci aşama, kişide bu nöbetlere dair aşırı zihinsel meşguliyet ve bu nöbetlerin tekrar yaşanabileceğine dair derin endişeler gelişmesidir. ‘Beklenti endişesi’ olarak tanımlanan bu ikinci aşamanın da baskınlaşması ile panik bozukluk belirginleşmeye başlar.
Her hastada olmasa da bir çok hastada üçüncü aşama olan kaçınma dönemi de tabloya eklenir. ‘Kaçınma’, panik atak geçirme ile ilgili korku ve endişeleri belirginleşmiş bireyin bu nöbetleri geçirebileceğini düşündüğü ortam ve durumlardan uzak kalma çabaları ve stratejileri geliştirme sürecine verilen genel addır. Örneğin kalp krizi geçirebileceğini düşünen kişinin spor yapmaktan kaçınması, bayılabileceğini düşünen kişinin yanında hep birilerini bulundurma çabası, ya da acil servise gitme ihtiyacı olabileceğini düşünen kişinin trafik tıkanıklığı kaygısı ile yola çıkmaması, yine farklı tıbbi sorunlar yaşabileceği endişesi ile uzun mesafeli yolculuklardan kaçınması vb. gibi önlemler geliştirmesi kaçınma stratejilerine bazı örneklerdir. Ancak bir süre sonra bu kaçınmaların bazıları fobiye dönüşerek hastalığın sorun yaratan bir parçası haline gelebilirler. Bu noktaya gelindiğinde ne yazık ki panik bozukluk kişinin yaşam alanını sinsice daraltmaya başlar, çalışma koşullarını güçleştirir ve insanı ilişkilerinde başkalarına bağımlı hale getirebilir.

Panik Bozukluğu, agorafobi ile birlikte olabilir. Agorafobi, açık alanlarda, evin dışında yalnız kalınca veya bir kalabalık içinde ortaya çıkan korkuların yaşanması durumudur. Anksiyete, panik, çaresizlik veya zor durumda kalacağı hissi ile karakterizedir. Genellikle panik atakları ile birlikte görülmesine rağmen, agorafobi tek başına da görülebilir. Agorafobikler, evden hiç çıkmayabilirler ya da ancak yanında güvendiği birisi olduğunda evden dışarı çıkabilirler. Hasta, “ya sokakta düşüp bayılırsam, zor durumda kalırsam, utanılacak duruma düşersem“ ya da, “ya çıldırıp delice şeyler yaparsam, bana ne derler” gibi düşüncelerle sokağa yalnız çıkamayabilir. Aynı şekilde, “yalnız iken bayılırsam, ölürsem” gibi korkularla, evde de yalnız kalamazlar.
Panik bozukluğunda, yaşam boyu yaygınlık % 1.5-4’tür. Agorofobili panik bozukluğu kadınlarda daha fazla görülür; erkek kadın oranı 1/2’dir. Yirmili yaşlarda ortaya çıkar. Birinci dereceden akrabalarında agorofobi olan kişilerde, aynı rahatsızlığın görülmesi riski %20’dir. Tek yumurta ikizlerindeki, eşhastalanma oranı, çift yumurta ikizlerinden daha yüksektir.
Panik bozukluğu olan hastalar kriz sırasında en yakın sağlık kurumuna başvurdukları kadar, genellikle beden sağlığı ile ilgili uzmanlık dallarına, mesela iç hastalıkları uzmanına başvururlar. Hekimin, “bir şeyin yok” açıklaması, bu hastaları tatmin etmez.
Aşağıda sıralanan panik atak belirtilerinden en az yarısını yaşıyorsanız, siz de kendinizin panik atak olma ihtimalinden şüphelenebilirsiniz.
- Çarpıntı, kalp atışlarının artması, göğüste basınç bazen sol kola yayılan ağrı ve uyuşma
- Terleme (Bazen üşüme bazen alevlerin basması hissi),
- Titreme-sarsılma-itilme hissi,
- Boğulma ve nefes alamama hali,
- Soluğun kesilmesi (Derin nefes alma ihtiyacı, havanın yetmemesi gibi hisler),
- Göğüste daralma, sıkışma, ağrı duyumsama,
- Bulantı, karında ağrı, şişkinlik, gaz oluşması, geğirti,
- Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma hali,
- Çevrenin gerçek olmadığını hissetme (derealizasyon ) panik yaşandığında olaylar bir sis perdesinin gerisinde algılanır, cisimler küçülür her şey bulanıklaşır.
- Kendini hissedememe, kendine yabancılaşma, algılama güçlüğü (depersonalizasyon),
- Panik anında kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu (Kendisine, çocuklara, çevreye zarar verme korkusu),
- Ölüm korkusu,
- Ellerde, kollarda, bacaklarda, başta ve birçok yerde uyuşmalar, yanmalar karıncalanmalar,
- Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları.