Paranoya, aşırı endişe veya korkuyla karakterize edilen, sıkça mantıksız kuruntularla bilinen bir rahatsızlıktır. Kelime Yunanca‘da, “παράνοια” (paranous) “düpedüz delilik” anlamına gelir (para = dışarda; nous = akıl, aklını kaçırma) ve terim geçmişte kuruntu, delirme durumlarını ifade etmek için kullanılmıştır.
Paranoya, abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığıdır. Hezeyanlarla özelleşen bir hastalıktır. Paranoyaya sahip kişiler sürekli şüphe içinde olan, tüm insanlara güvensizlik duyan özelliktedirler. Çevresine düşmanca tavırlar sergiler, sürekli huzursuz ve kızgın yapılarıyla bilinmektedirler.
Rahatsızlığı bulunan kişiler, tedavi olmak için çaba harcamadıkları ve hatta rahatsızlıklarını kabul etmedikleri görülmektedir. Erkeklerde kadınlara oranla daha yaygın bir rahatsızlıktır. Genetik olarak aile bireyleri arasında geçiş yapmaktadır. Paranoid kişilik gösteren kişilerin çevresindekileri, eşlerinin sebepsiz olarak sadakatını sorguladıkları sıklıkla gözlenmektedir. Hastalar genellikle duygusuz görüntü verir, gerçekçi olmalarıyla gurur duyarlar. Bazı durumlarda ömür boyu sürecek olan bir rahatsızlıktır. Kişilerin çoğunlukla evlilik hayatları ve iş hayatları sorunlarla doludur..
Paranoid bozuklukta, kişinin gerçekdışı aşırı kuşku ve şüphelere sahip olması nedeniyle yaşamsal işlevlerinde ve kişilerarası ilişkilerinde önemli ölçüde bozulmalar olduğu görülmektedir. En belirgin özelliği kişinin kuşku ve şüphelerinin gerçek dışı olması, ancak kişinin bunların gerçek olduğuna inanmasıdır. Paranoyada sanrı dediğimiz gerçek dışı korku ve şüpheler çoğunlukla sistematiktir. Kişi sanrısıyla ilgili konuyu çok ayrıntılı, inandırıcı şekilde ifade edebilir; algı kusurları nadirdir; sıklıkla hastalıkla (sanrı ile) ilgili konu dışında hayatında çok fazla bozulma olmayadabilir.
Paranoid kişilik bozukluğunun belirtileri nedir?
- Karşılarına çıkan kötü davranışları affetmedikleri gibi, kin tutma duyguları fazladır.
- Yalan söyleme ve gerçekleri saptırma oldukça yaygındır.
- Herkesten üstü olduklarını düşünerek, ukalalık yapar, kendine fazla güvenirler.
- Otoriteye karşı baş kaldırma eğilimleri vardır.
- Kuşku duyma, kıskançlık ve çekememe duyguları baskındır.
- Sorumluluk almak istemez ve suçunu üstlenmekten kaçınırlar.
- Çevresinden gelen normal davranışları bile kötü olarak algılamak.
- İnsanların sadakatlerinden şüphe duymak ve çevresine güvensiz olmak.
- Sadece kendilerini korumak amacıyla, aşırı derecede saldırgan tutum sergilemek.
- Başkalarını suçlama eğilimi içinde olmak.
- İnatçı, sabit fikirli ve ketum bir yapıda olmak.
- Her an için kızmaya, agresifleşmeye ve öfkelenmeye hazır olmak.
Nedenleri nedir?
Genç ergenlik döneminde başlayan bozukluk, farklı koşullarda ortaya çıkar.Yalnızlık, aşırı hassasiyet, arkadaş edinememe, fanteziler, tuhaf karşılanacak düşüncelere sahip olma gibi belirtiler görülür. Çocukluklarında aile sorunları yaşamış, sömürüye uğramış olabilir. Ailesinde olan aşırı baskı ve öfkenin kendi özellikleri olmayıp, sadece karşısındakilerde bulunduğunu düşünürler. Kendilerini yetersiz görüp, aşağılandıklarını hissederek bunun için çevresini suçlarlar. Bebeklik dönemlerinde kızgınlık ve sevginin aynı anda olabileceğini öğrenemeyenler de risk altındadır. İki duygunun aynı insanda bulunmasını sağlamaya çalıştıklarında, nefretin sevgiyi yok edeceğini düşünerek, anksiyete durumu yaşarlar. Bunu engelleyebilmek için, tüm kötü şeyleri dışarıdaki insanlara yöneltirler. Dış dünyanın kendini kurban edeceğine, sürekli olarak kendisini korumak için savunmaya geçmesi gerektiğine inanır ve yaşamlarını böyle sürdürürler. Bu kişiler benlik gelişimlerini tamamlayamamışlardır. Kişilerde hakkımda iyi düşünmediğini tahmin ediyorum yerine, hakkımda iyi düşünmediğinden eminim, görüşü oluşur.
Paranoya rahatsızlığının bazı alt tipleri bulunmaktadır
1- Erotomanik tip:
Kişide sanrının konusu “başka kişilerin kendisine aşık olup, onunla evlenmek istemesi” seklindedir. Genellikle içerik romantik yapıda olup, cinsellikten göreceli olarak uzaktır. Varsayılan hayran bu kişiden mesleki, sosyokültürel düzey ve ekonomik açıdan daha üst konumda bulunmaktadır. Kişi bu durumu gizli tutabileceği gibi o varsayılan kişinin sevgisine karşılık vermek üzere çeşitli yollarla ona ulaşmaya çalışabilir.
Telefonla ya da izleyerek rahatsızlık verebilir, imzasız notlar, hediyeler gönderebilir. Bu gibi olaylarla suç işleyebilirler.
2- Grandioz tip:
Kişi diğer kişilerden farklı, üstün, olağanüstü, imrenilecek bir yönü olduğu düşüncesi içindedir. Bu önemli bir buluş, dini açıdan kendine verilen bir görev ya da önde gelen ya da soylu bir ailenin ferdi olmak seklinde de olabilir. Dinsel bir tema varsa kişi peygamberlik iddiasında bulunabilir. Meşhur bir kişinin yakını olduğunu iddia edebilir. Meşhur bir kişi gibi davranabilir.
3- Kıskançlık tipi:
Eşi ya da arkadaşının kendisini başkaları ile aldattığı düşüncesi içindedir. Bunu kanıtlamak için kanıtlar arar ve ilgisi olmayan şeyleri kanıt olarak görme eğilimindedir. Eşlerinin eşyalarında lekeler, uzun saç telleri, davranışlarındaki farklılıkları gözlerler. Bu durumu izleyerek eşlerine karşı şiddet kullanabilir, özgürlüklerini kısıtlayabilir, onu takip edebilir, boşanmaya kalkabilir hatta öldürme girişiminde bulunabilirler.
4- Persekutuar (kötülük görme) tip:
Kişiye yönelik, aleyhinde işler yapıldığı, takip edildiği, işyerinde ayağının kaydırılmaya çalışıldığı, hakkında rapor düzenlenip, hapise atılabileceği, zehirlenmeye çalışıldığı ve yemeklerine zehirli ilaç konduğu, kendine iftira atılmaya çalışıldığı, ilerlemesinin engellendiği seklinde düşünceler içindedir. Bu nedenle davalar açabilir, çevresi ile tartışmalar içine girebilir. Çabuk sinirlenip, küsebilir, çevrelerine zarar verebilirler.
5- Somatik tip:
Kişinin bedeninde organlarının işleyişi açısından ya da organlarından aldığı duyum açısından bir farklılık olduğu düşüncesi içindedir. Vücudundan kötü kokular yayıldığı, vücudunda bir şekil bozukluğu olduğu düşüncesi içindedir.
Tedavisi nasıl yapılır?
Kişilik bozukluklarında uygulanan psikoterapi yöntemi bu hastalara da uygundur. Ancak bu kişiler, kendi istekleriyle tedaviden kaçınırlar. Başkalarına güvensiz olduklarından, sır vermeyi istemezler. Bu yüzden terapi sırasında bu hastaların güvenini kazanma oldukça önemlidir. Terapistin hastayı suçlamadan ona güven duygusu aşılaması gerekir. Grup tedavisine uygun olmadıklarından, bireysel yapılan terapilerde başarılı olunabilir. İlerleyen dönemlerde hasta terapistin kontrolüne girmelidir. Tedavide hastaların utandırılmaması gerekir. Kendilerini küçük düşmüş hisseden hastalar korkacağından, tedavi amacına ulaşmamış olur. Hastanın ikna olması önem taşır. Sosyal becerileri düzeltmek ve kuşkucu hali azaltmak için davranış tedavisi uygulanır. Çoğu hastada psikoterapiye destek olması açısından, ilaç tedavisi de kullanılması gerekmektedir.
Sağlıklı Günler Dilerim
www.fethiyepsikiyatri.com